Bu Blogda Ara

7 Eylül 2009 Pazartesi

Fransız Usulü Bamya Tava

Geçen gün, bir arkadaşıma uğradım; hadi adını da vereyim, Gülseren. İlginç bir insandır zaten kendisi, nerede marjinal bir durum varsa hemen biter orada, nerede marjinal bir icat duysa koşar dener. Kızma sakın Gülseren, öylesin valla:-)
Geçen gün ajansın o çok katlı binasında karşılaştık. Çıkışa yakın bir saat. Yunisle ben sohbet ediyorduk - sohbet dediysem de sadece geyik muhabbeti; sanırım BMW'yi kurtarıyorduk- merdivenlere açılan sahanlıkta, o BMW posterinin önünde. Yanımıza geldi kızcağız; dedi ki:
"Yeni bir yemek öğrendim; yapacağım gelsenize bana."
Yunis'le birbirimize baktık ve "Olur" sözünde nam onayı yapıştırdık.
Bindik Yunis'in düldüle.
Gülseren'in evi şirkete 15 dk. Geçtik içeri, birer kahve yaptık kendimize. Amaaaa, unutmuşuz. Gülseren'e yemek yemeğe gelinir de boş oturulur mu? Elime tutuşturdu bir poşet bamya, yunusun önünde de domatesle biraz soğan. Derken, masayı açın, örtüyü serin, İlker sen yoğurt alsana şeklinde gelişen bir imece ortamından mütevellit geçen yarım saatte, yeni nesil bitki yemeklerinin şahı Gülseren'den Fransız Usulü Bamya Tava nam garip yemek hazır.
Bamya severim ama karides tadında bir sosla çok da iyi gittiğini söyleyemeyeceğim. Zira sadece tattık ve de yoğurtlu makarnayla doyduk vesselam:-)
Senin denek tahtan olmak da güzel Gülseren ama neden hep biz ikimiz diye soruyor sıkça Yunis. Harbiden; neden sadece biz ikimiz:-)
Kızmazsın umarım bunları yazdım diye. Sana da burdan selamlar, sevgiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder