Bu Blogda Ara

28 Eylül 2009 Pazartesi

Ablasından Utanan Kardeş

Dün, sevgili en küçük kardeşim, sevgili ortanca kardeşime, kendisinden utandığını söyledi. Ben de bunu burada herkese duyuracağımı söyledim. İşte şimdi de duyuruyorum ve de sevgili en küçük kardeşimi eshefle kınamak suretiyle yanaklarından öpüyorum:-)

Milliyet'teki blogum

Bu hafta sonu, bu blogumdan haberdar olup da Milliyet'teki blogumu bilmeyenler olduğunu öğrenip yıkıldım.
Onlar için hatırlatma linki:
http://blog.milliyet.com.tr/ilkerbalkan

Blogumun ismi "Kitaplığımdan Sesler" ve okuduğum kitaplar üzerine yazdığım yazılarımdan oluşuyor, az buçuk okuyanı da var:-)

İlgilenenlere duyrulur...

18 Eylül 2009 Cuma

Dan Brown Efsanesi

Kayıp Sembol ile geri döndü bir kitapla parlayan efsaneleşen, zenginleşen, ünlenen "büyük" yazar Dan Brown. Duruma bakılırsa Kayıp Sembol, yazarın varlığının devamı için bir sınav olacak gibi duruyor. Eğer Da Vinci Şifresi kadar satarsa, süper kitap olacak satmazsa çuvallayacak. Ama gördüğüm kadarıyla satacak; bu kadar tantana boşa olmasa gerek.
Baksanıza bizde bile daha kitap çıkmadan hemen her gazetede her gün haberleri çıkmaya başladı. Pazarı önceden hazırlıyorlar yani:-)
Keşke daha kültürel kitaplara da aynı şeyi yapsalar arada bir. Kahramanlık yapıyorlar; umarız tüm kitap piyasası için iyi olur:-)

Dilek

Islak ellerini koysan alnıma
Göçebe kuşlara bakan dik pencerede
Sessizce beklesen beni
Dışarıda yağmur, keyfi bir nem ve huzursuz bir gün olsa
Islak dudaklarımı koyup alnına
Sessizce özlesem seni.

17 Eylül 2009 Perşembe

Yeni Kitaplarım:-)

Uzun bir aradan sonra, kütüphaneme bir kaç yeni kitap eklendi:

AŞK - Elif Şafak
KOLONİ - J. C. Grange,
ELDİVENLER, HİKAYELER - Murathan Mungan
ÇİVİSİ ÇIKMIŞ DÜNYA - Amin Maalouf

Okumak için sabırsızlanıyorum; bayram tatilinde etkinlik planı belli yani:-)

7 Eylül 2009 Pazartesi

Fransız Usulü Bamya Tava

Geçen gün, bir arkadaşıma uğradım; hadi adını da vereyim, Gülseren. İlginç bir insandır zaten kendisi, nerede marjinal bir durum varsa hemen biter orada, nerede marjinal bir icat duysa koşar dener. Kızma sakın Gülseren, öylesin valla:-)
Geçen gün ajansın o çok katlı binasında karşılaştık. Çıkışa yakın bir saat. Yunisle ben sohbet ediyorduk - sohbet dediysem de sadece geyik muhabbeti; sanırım BMW'yi kurtarıyorduk- merdivenlere açılan sahanlıkta, o BMW posterinin önünde. Yanımıza geldi kızcağız; dedi ki:
"Yeni bir yemek öğrendim; yapacağım gelsenize bana."
Yunis'le birbirimize baktık ve "Olur" sözünde nam onayı yapıştırdık.
Bindik Yunis'in düldüle.
Gülseren'in evi şirkete 15 dk. Geçtik içeri, birer kahve yaptık kendimize. Amaaaa, unutmuşuz. Gülseren'e yemek yemeğe gelinir de boş oturulur mu? Elime tutuşturdu bir poşet bamya, yunusun önünde de domatesle biraz soğan. Derken, masayı açın, örtüyü serin, İlker sen yoğurt alsana şeklinde gelişen bir imece ortamından mütevellit geçen yarım saatte, yeni nesil bitki yemeklerinin şahı Gülseren'den Fransız Usulü Bamya Tava nam garip yemek hazır.
Bamya severim ama karides tadında bir sosla çok da iyi gittiğini söyleyemeyeceğim. Zira sadece tattık ve de yoğurtlu makarnayla doyduk vesselam:-)
Senin denek tahtan olmak da güzel Gülseren ama neden hep biz ikimiz diye soruyor sıkça Yunis. Harbiden; neden sadece biz ikimiz:-)
Kızmazsın umarım bunları yazdım diye. Sana da burdan selamlar, sevgiler...